Gelenek ve Yaratıcılığın İzinde Soyut Resim ve Ebru Sanatı

Nesneler dünyasının bunca egemenik elde ettiği çağımızda, doğayı ve nesneleri insanlaştırmanın sanatın ve sanatçının hedefi olmaktan çıktığı günler çok geride kaldı. İnsanların hızla nesneleştiği, kendini tanımlamalarında nesnelerden yola çıktığı bir dünya da, yani insanların nesneleştiği bir dünya da , sanat yeni bir işlev üstlenmek zorunda kaldı. İnsan gerçeğini yeniden yakalamak. Bu da kaçınılmaz biçimde sanatın ilksel gücüne, yeryüzünde ilk kez sanat yapmak gereksinmesi duyan atalarımızın ruh halini yakalamaya çalışmamızı zorunlu kılmaktadır.  Ebru sanatı geleneğin kendini geçmişe doğru yenilemesi ve yaratışın bir an öncesindeki soyuta ulaşabilmekteki, olanaklarıyla çok önemlidir.

Radloff’ un Anav (Anow)  kazılarında bulduğu eşyalar arasında ki ebrulanmış keçelerin tarihi, İ.Ö. 500 yıllarına kadar geri götürülebilmektedir. Bu Ebrular;  Orta Asya’da  yaşayan Türk boylarının o za-man Şaman oldukları göz önüne alınırsa, ebrunun şaman gelenekle olan ilgisi  ortaya çıkar. 
            
Gerek şaman dünya anlayışı, gerekse bu anlayışın sanatla ilişkisi, bu günün sanatına özellikle soyut yaklaşımına önemli boyutlar katacak değerdedir. Özellikle Yakut Türklerince kullanılan şaman termino-lojide Tin adı verilen soyut ancak yine de farkına varılabilen alanla ilgili olarak söylenenler, kazılarda bulunan ebrulara da netlik kazandırır. Ebru sanatının ilk bulucuları insan farkındalığını genişletmeye çalışan ve bu etkinlikleri büyü olarak adlandırılan şamanların olması gerektiği çok açıktır. Böylece Ebru sanatının ilk yapılışı ve çıkışı itibariyle soyutla ilişki halinde olduğunu, insan ve soyut arasındaki geliş gidişlerin ebru yapımına hazırlanılması, yapılması ve bu durumun belirli bir yoğunluk anında bütünleş-mesiyle, ebru sanatçısının nesneler dünyasının özüne yakınlaştığını ve böylece sözle ifade edilemez olanı teknede renkler ve biçimlerle ifade edebilmeyi başarır. Zaten çok eskiden beri su bir yolculuk aracı olarak kullanılmıştır ya, işte ebru sanatçısının teknesi de böylesine bir yolculuğu içinde taşır, in-sanın soyuta yolculuğunu. İnsanın ilksele, öze yolculuğunu.